İşte Akif’in sıradan bir pazar günü

Kesinlikle hata yok oldukça sıradan bir gün geçirdim bugün. Geçirdiğim bu günü başından itibaren paylaşmak istedim…

Aslında başlangıçta sıradan olmayan bir gün gibi başladı gün. Sabah yatağımda uyandım. Her uyandığımda o günkü yapacaklarımın şekilendirdiğim yatağımda ki küçük dakikalar bu sefer boştu. Aman Yarabbi olabilirmiydi acaba. Gerçekten bugün sakin bir pazar günüm mü vardı ? Buna hiç alışkın olmadığım için yanı başımdaki telefonumu aldım, ajandama baktım… gerçekten, gerçekten de bugün bir programım yoktu. Eşofmanlarımı çıkarmadan belkide saatlerimi evimde geçirip, yüksek lisans ödevimi bitirebilirdim bugün, araştırmalar yapardım, bilgisayarımla ilgilenirdim, belki de hiç bir şey yapmadan sadece boş durabilirdim. 🙂 bunların hepsi hayaldi tabii 😀

Nasılmı devam etti bugünüm.

Yatağımdan kalktım, babam ve kardeşim uyanmışlardı, günaydın muhabbetlerini mütakiben, kahvaltı hazırlamaya karar verdim. boş günümde hazır bir kahvaltı çok güzel olurdu ama hani bugünümün boş geçeceğini sanıyorum ya, aileme bir kahvaltı hazırlasam iyi olur demiştim. Kardeşim Nihad la beraber doğru mutfağa geçtik dolaptakilere uygun olarak hoş bir kahvaltı hazırlamaya başladık, Nihad masamızı düzenliyor ve direktiflerim doğrultusunda hazırlma sürecini kısaltmaya çalışıyordu var gücüyle 🙂 (ellerine sağlık canım).

Kahvaltım henüz bitmemişti ki bir telefon çaldı, yine en uygun bendim ve telefonu açtım. Bir komşumuz nihayet seni evde buldum diye başladı sözlerine 😀 (bu evde yaşıyorum ama nadiren buradayım 🙂 ) Daha önceden de aramış aynı komşumuz ancak inanınki yoğunluğumdan uğrayamamıştım kendilerine. Kusuruma bakmasınlar, Ben işe başladıktan sorna, okulada başlayınca, gençlik hevesiyle beraber gecelere kadar işte kalmak mesai saatlerini genişletmekten dolayı ekstradan hiç bir vaktim kalmıyor. Aileme bile vakit ayırmakta güçlük çekiyorum.

Evet komşumuz bi beş dakika bizim bilgisaya bakıversen olmadı biz bir bilgisayarcıya götürelim demesi üzerine ben gelir bakarım dedim. Bunca yıldır bilgisayarlarla hışır neşirim hiç bi zaman sorunlu bir bilgisayarın beş dakika bakılma ile çözüldüğünü görmedim. Ya da ben sanıldığı kadar bu işi iyi bilmiyorum.

Tabi öncelikle kahvaltımı bitirdim, sonra Abimin bilgisayarına geçtim, yeni telefona eski telefondaki verileri aktarmam gerekiyordu, Abime hürmette kusur etmeden bu işi yapmam gerekiyordu, internetten birkaç program indirdim ve iki farklı markalar arasında ki zor gerçekleşen veri aktarımını eksiksiz olarak gerçekleştirdim. He bu süre zarfında öyle tek işi yapmak yoook, bitmeye yüz tutan yazıcı kartuşlarını doldurma vazifesinide veri aktarmanın arasında halledi verdim :d 4 renk kartuş doldu, en azından bir ay dayanır sanırım:D

Aktarım bitti, Kartuşlar doldu, bu sirada annem geldi, Anneannemin yeni evine alınan yeni fırınının, fırın kısmı nasıl çalıştığını ev sakinlerine anlatmam gerekiyormuş, annem bilememiş, üzerinde ki şekillere bakılarak anlayacak olduğum şeyi annaannemlere anlatmak kolaydı, hafif tepkili onuda hallederim diyerekten devam ettim. Malesef Aceleyle geçmekte olan vazifemi tamamladım, henüz sakin kalamadığım için lenslerimi takamamıştım ki, lenslerimi takacak bir fırsat buldum ve doğru komşumuza gittim.

Eve girdiğim ve çıktığım saati bakmadım ama babam’a sorduğumda 1 buçuk saate yakın dedi. İşte beş dakika bakmak anca bu kadar hızlı oluyor. Hatta gerekli yüklemeleri başlatığ bitmesini beklemeden geldiğim halde… Bilgisayarlarına müdahale ettiğim herkes bilirki bir iş yaparken, nekadar sürer sorularını hep cevapsız bırakırım, çünkü hiç bir zaman bilgisayarın ne yapacağı belli olmaz verilen sürelee kesinlikle hükümsüzdür.

E bir zahmet üst kata çıkayımda anneannemin fırın meselesiyle bu üzerime kitlenen işleri bir sonlandırayım 😀

Çıktım ve yardımcı ablamıza fırının nasıl çalışacağını anlattım zaten oldukça basitmiş, saolsun kendiside hemencik kavradı. tam çıkarken geçende annemin, damlatmasına sinirlenerek sert bir şekilde sıktığı ve birdaha açılamayan musluk gözüme çarptı. ufak bir bakışla kurtulmak olmazdı, hemen kendi evimizden alet edevat alıp musluğa giriştim, gerçekten musluk biraz kötü sorunlu olduğu için açık olan bir marketten parça almam gerektiğine karar verdim, evdeki diğer birkaç sert olan musluğuda yaşlılar rahat etsin diye değiştireyim dedim onlarıda aklıma not ettim. çıkmadan önce yardımcı ablamızın kaloriferi pek ısınmıyormuş gece üşüyormuş, bu nedenle radyatörteki havanın alınması için bir düz tornavida bir de maşrapayla dooru arka odaya geçtim. Bir miktar pis su akıttım ve kombiden tekrar su basıncını ayarladım, sanırım bu ısınma sorununu çözecektir.

Pazar günleri malesef açık  bir nalbur bulamam diye kalabalıklığı göze alarak Bauhaus un yolunu tuttum. içeri girip aradığımı bulup çıkmam çok kısa sürse de, arabayı park etmek trafikte ilerlemenin zorluğuyla nerden baksanız 45 dakika sonra eve geri döndüm, 3 tane musluk değiştirdim. Ancak mutfak musluğu tamir olsada çok sertti, ben bu pazularımla kapatabiliyorum ama başkaları zorlanıyordu tabi 😀 buna bir çare derken tekrar bauhaus yoları gözüktü, çünkü biliyorumki bi işe giriştinmi en iyi şekilde yapmalısın, çünkü biliyorumki başlanıp bitirilmeyen işler insan üzerinde negatif bir etki bırakıyor, yoruyor. yorulamyım diye tekrar gittim ve bu sefer tam teşhis koyduğum ve değişmesi gereken parçayı değiştirdim. Geri döndüm ve onuda takmak için evden birkaç malzeme daha aldım. Bu arada anneme evimizdeki şu alet çantası çok dağıldı bunu bir toparlamak lazım dedim, annem bigün herşeyi yayalım ortaya gerekmeyenleri atalım gerekenleri düzenleyelim dedi. bende o gün bu gün olsun dedim. Şimdi sorabilirsiniz neden böyle bir cevap verdim, itiraf ediyorum pişmanım 😀 ama kaldımı kalıyor herşey. nasılsa bu günüm heder olma yolunda durmadan ilerliyor.

komşumuzun bilgisayarı başlattığım yüklemeleri bitiremediği için yukarıda anlattığım hengamemin arasında çalan telefonlarımda sorulan sorulara, ben geleceğim bekleyin şuan çok yoğunum diyerek yanıtladım ve kapattım.

işler bitince son durak, eve gitmeden önce komşumuzun bilgisayarının işlerini sonlandıralım dedim. kısa geçiyorum bitirdim ve eve geldim evimizde çıkarttığım tüm alet, edevat, ıvır, zıvır, hırdavatla bir nalburiyele yarışabileceğimiz stok miktarındaki ev alet çantamızı düzenlemeye koyuldum, bu yazıya başlamadan önce bu işide bitirmiş oldum. Ve işte bilgisayarımı aldım ve bu yazıyı yazdım…

Nedenmi. Gün bittiği için değil. Çünlü gün bitmedi henüz. trafik azalsın diye biraz vakit geçirdim. şimdi birkaç gün önce yaptığım bir laptopu yerine ulaştıracağım, ardından evime gelip, günün yorgunluğunu atacak bir duş ve yatış… he günün yorgunluğunu atacağım dedim. eğer siz yazıyı tamamen okuduysanız ve okurken yorulmadıysanız, bende bu gün yorulmadım 😀

İşte sıradan bir pazarım böyle geçiyor, sıradışı bir pazarı iple çekiyorum her zaman.

kalın sağlıcaklaaa…